Sevgili Günlük — 1

Zeynep Buket Akdeniz
5 min readAug 1, 2021

Sevgili günlük,

Elime kalbime götürdüm ve şöyle dedim:

“Seviyorum. Burada olmayı. Olduğum kişi olmayı. Yürüdüğüm yolu, deneyimlerimi, dokunduğum ve bana dokunan her şeyi seviyorum. Bunu fark etmemi sağlayan herkese minnettarım.”

Bu yüzden öğrenme ve deneyimleme yolculuğumu aktif olarak paylaşmak istiyorum. Gücüm ve motivasyonum el verdikçe, iki hafta bir olmak üzere, bu süreçte okuduğum, yazdığım, çizdiğim ve aslında dokunduğum ve bana dokunan her şeyi paylaşmak istiyorum.

İstiyorum ki, yollarımız kesişsin. İstiyorum ki, öykülerimiz birbirine değsin.

Ne okudum?

Haydi Goodreads uygulamasında takipleşelim. :)

Beni burada bulabilirsiniz.

Sindrella Kompleksi, Çağdaş Kadının Bağımsızlık Korkusu (kitap)

“Yalnız olmaktan nefret ediyorum, keseli hayvanlar gibi bir başkasının derisi altında yaşamak isterdim. Emniyette olmayı, sıcak, bakılıp gözetiliyor olmayı, havadan, hatta yaşamdan daha çok istiyorum.” diyor Colette Dowling kitabında.

Yani aslında kadınların korktuklarını; kadınların dışsal mücadeleden hala korktuğunu ve aslında bu şeylerden kaçınmayı, küçük yaşlardan itibaren, kendilerini daha güvende tutmaya yönelik davranışlara özendirildiğini ve böyle yetiştirildiklerini belirtiyor. Ve kadınların hala bu dışsal mücadelelere karşı kurtarılma arzusu taşıdığını söylüyor.

Çünkü aslında böyle öğretildiğini, kendi yetenekleri ve değerleri konusunda güvensizlik ve belirsizlik duygusuyla aşırı bağımlı olduklarını da ekliyor.

Amerika özelinde bir çok kadınla yapılan psikolojik araştırmaları da paylaşan yazar, kadınların da özellikle bu bağımlı olma haline yaptıkları katkıların da olduğunu ortaya koyuyor.

Okunmasını yürekten tavsiye ettiğim bu kitaba ek, kız çocukların bu bağımlılık duygularıyla nasıl yetiştirildiğini ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin dilimize nasıl da güzelce yerleştiğini masallar örneği ile açıklayan Melek Özlem Sezer’in Masallar ve Toplumsal Cinsiyet kitabını da okumanızı öneriyorum.

Akhilleus’un Şarkısı

Leyla ve Mecnun hikayesini duymuşsunuzdur elbet.

Derler ki; ailesi Kays’ı dua etmesi için Kabe’ye götürür. Dua edip yakarsın da arınsın Leyla’nın aşkından diye. O da Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni.” der, yani “Beni aşk belasından ayırma.” diye yakarır Allah’a. Aşıkların duası kabul olurmuş, onun duası da yerli yerine oturmuş. Leyla’nın aşkı onu çepeçevre sarmış, sarmalamış, Mecnun etmiş.

Hatta hikayeye göre Leyla aslında çirkinmiş ve ona Leyla’ya neden aşık olduğu sorulmuş. Mecnun da “Onu bir de benim gözümden seyredin.” demiş.

İşte Akhilleus’un Şarkısı da bunun kitabı. Kitap boyunca Akhilleus’u Menoitios’un oğlu Patroklos’un gözünden okuyoruz.

Bazı kaynaklarda Patroklos’un Akhilleus’un kuzeni veya çok yakın arkadaşı olduğunu yazar. Ama yazarımızda Patroklos, Akhilleus’un sevgilisidir.

Akhilleus’u, daha iyi bildiğimiz ismiyle Aşil, onun kahramanlıklarını, saçlarının buklelerini, korkularını ve ona olan aşkını, tanışmasından Truva Savaşı’ndaki ölümüne dair anlatır. Aşil’i Troy filminden Brad Pitt ile hatırladığım için, çoğunlukla gözümün önüne Brad Pitt geldiği için kitabı okurken sık sık dikkatim dağıldı doğrusu. :)

Akhilleus’un Şarkısı, Goodreads okurlarına göre “2018'in En İyi Fantastik Kitabı” seçilen Ben, Kirke kitabının yazarı Madeline Miller’ın bir diğer kitabı. Ama elbette Akhilleus’un Şarkısı’ndan önce Ben, Kirke’yi okumanızı öneriyorum.

Ve umarım sizin de kalbinizden Patroklos ve Akhilleus’un aşkı silinmez.

Ne dinledim?

Mitolojik İnciler — Podcast

Birkaç ay önce keşfetmiştim aslında ve bir çok bölümünü tek solukta keyifle dinledim. Ama bu son tatil zamanımda dinleyemediğim bütün bölümleri sırayla dinledim.

Ses tınısı ve anlatışı da bir o kadar keyifli olan sevgili Pandora’nın sesinden Yunan mitolojisini; Zeus’un kaçamaklarını, Hera’nın intikam planlarını veya Olimpos tanrıları arasındaki çekişmeleri dinlemeye bayılacaksınız.

Hem konuların eğlenceli, hem de bölümlerin kısa kısa olması da beni birazcık bağımlı yaptı.

O halde dinleyelim, dinletelim. :)

Esmiyor — Podcast

Maalesef son günlerde korkunç bir olay yaşıyoruz. Ormanlarımız yanıyor. Ormanlarımız ve ormanlarımızın beslediği bütün canlılar ölüyor.

Aslında bu yazıları hazırlama sebebim de bu olaylar oldu. Ruh sağlığımı korumak, yaşadığım ikincil travmanın etkisini azaltmak ve kafamdakileri biraz olsun dağıtmak istedim.

Gelelim podcastimize; Esmiyor, iklim krizini ele alan, bu konun boyutlarını ve yapılabilecekleri tartışan bir yayın serisi. Her hafta farklı bir konuğu misafir ederek, bu alanda farklı görüşlere yer veriyor.

Özellikle yangınların hemen ardından Tema Vakfı’nın başlattığı fidan dikme kampanyası ile beraber gelen “Yangının hemen ardından yeniden ağaçlandırmak doğru mu?” sorusu beni bu podcast kanalına götürdü. Yavaş yavaş yayınları dinlemeye başladım.

Orange Blossom ve Barcelona Gipsy — Müzik Grubu

Yeni keşif değiller aslında. :) Ama uzun zamandır playlistimde de değillerdi. Yeniden karşılaşınca bu iki grubu da dinlemeyi ne kadar özlediğimi fark ettim.

Favori parçalarımı da ekliyorum:

Orange Blossom|Lost

Orange Blossom|Ommaty

Barcelona Gipsy|Ederlezi

Ne izledim?

Yeni hiçbir şey izlemedim. :) Ama bazı yayınları tekrar tekrar izlemeyi de çok seviyorum.

Troy — Film

Akhilleus’un etkisinde kalarak Troy’u yeniden izledim. Paris’in seçimi, Akhilleus hakkındaki kehanet… Aslında Truva Savaşı hakkında ayrı bir içerikte uzun uzun konuşmayı istiyorum. Zira, sevdiğimiz bir hikaye. :)

Community — Dizi

Bu hafta bir kez daha bitirdiğim favori sitcom dizimi de hemen paylaşayım sizinle: Community.

Rick and Morty’nin de yaratıcısı olan Dan Harmon tarafından yapılan bu dizi, yaşadığım post-travmayı atlatmamda büyük katkı sağladı. :D Klişe bir Amerikan yapımı gençlik dizisi gibi dursa da, hemen popüler kültür hakkında da tatlı ve zekice dokundurmaları var.

Rick and Morty’i sevdiyseniz bunu da seversiniz. :)

TANRI VAR MI? Din felsefesi 1: Teizm, Deizm, Panteizm, Agnostisizm, Ateizm — Youtube yayını

Geçtiğimiz sene Ekim ayında sevgili Pelin Dilara Çolak’ın felsefe, sanat tarihi ve kültür gibi alanlarda içerik hazırladığı Youtube kanalıyla tanıştım. Bütün içeriklerini çok sevdim. Kendisini de tebrik ediyorum bu güzel çalışmaları için.

Dilozof’a buradan ulaşabilirsiniz.

Bu hafta da Din Felsefesi 1 isimli videosunu izledim. İnancı kapsayan kavramlar üzerine incelemelerini paylaşıyor. Hatta bugün aynı serinin ikinci videosunu da yayınladı. Takipteyim. :)

Neleri deneyimledim?

Aslında oldukça buhranlı bir dönem geçirdim. Sanırım yazma ve paylaşma isteğim de en çok buhranlardan doğdu.

Bayram tatilinde Bursa’ya ailemin yanına gittim. Bursa-İstanbul arası mekik dokumak beni gerçekten mental olarak çok yoruyor. Çünkü İstanbul’a kesin dönüş yapalı henüz iki hafta olmuşken, buradaki düzenimi ve günlük rutinlerimi yeni yeni kurmaya başlamışken aile evine dönmek büyük hataydı. :) Ama bayram geldi işte, ne yapalım!

Bu esnada Covid-19 için 2. doz Biontech aşımı da oldum. Çok az yan etkiyle onu da aradan çıkardım. Özellikle ilk dozu olduktan sonra bir buçuk senedir aşırı devam eden paniğimin ilk defa yatıştığını fark ettim. Elbette maske ve sosyal mesafe gibi kişisel önlemlerime devam ettim ama kaygım ve paniğim baya azaldı. Bu beni çok mutlu etti.

Paniğimin azalmasını da bir konserle taçlandırdım. :) Geçtiğimiz akşam İstanbul’da Adamlar’ın konserine katıldım.

Velhasıl, kafa karışıklığı ve bir o kadar suçluluk duygusu taşıdığım bir dönem oldu. En çok da kendime, iki senedir kendime verdiğim emeğe ettiğim ihanet yüzünden hissettiğim suçluluktu.

En zor zamanları atlattım, bunu da atlatırım ki, diyerek sonlandırmak istiyorum. Ve size Güneş Yerinde Her şey Yolunda diyorum.

İki hafta sonra görüşmek üzere… :)

--

--